Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for 12 Haz 2011

1994 yılında Kevin Carter isimli bir fotoğrafçı, Sudan’lı küçük bir kız çocuğunun açlıktan ölmek üzereyken başında bekleyen akbaba ile birlikte bir fotoğrafını çeker ve bu fotoğrafla Pulitzer ödülünü alır. Küçük kız emekleyerek birkaç kilometre ötedeki yardım kampına gitmeye çalışmaktadır. Kevin Carter daha sonra bu fotoğrafla ilgili olarak küçük kıza yardım etmediğini ama fotoğraf çekerken akbabanın korkup kaçtığını, kızın yaşayıp yaşamadığını bilmediğini ama yaşıyor olması gerektiğini, çünkü gıda yardımı yapılan Amerikan üssünün pek de uzakta olmadığını söylemiş. Bundan üç ay sonra da bahçe hortumunu arabasının egzozuna takmış ve intihar etmiş.

Yani o fotoğraf bir değil, iki insanın hayatına mal olmuş. Şu sözlerin de ona ait olduğu rivayet olunur: “Kendimi normal insanlara yabancılaşmış hissediyorum. Objektif kapakları kapanıyor ve korkunç kan görüntüleriyle karanlık yerlere doğru geriliyorum”. Evet belki bu fotoğraf sayesinde bir çok insan açlıktan kurtulmuştur. Sanatın doğrudan açlıktan kurtarma gibi bir misyonu var mıdır, tartışılır ama hatta daha ileri gidip bunun Afrika’ya yapılmış en büyük yardım olduğunu bile ileri sürebilirsiniz. Ancak o küçük kız büyük bir ihtimalle ölmüştür. Bu olay bize “önce insanım sonra gazeteci” sözünü hatırlatıyor… Bunun adı nedir? Profesyonellik mi, akbabalık mı? Bir insan ölümle göz gözeyken ona yardım etmek, toplumsal sorumluluk duygusu da gerektirmez, insan olmak yeterlidir. “Malzeme”yi bulduk, kaçırmayalım zihniyeti sizi sonra vicdanınızla baş başa bırakabilir, insan mesleğiyle, işiyle var olmaz çünkü. Ne yaparsa yapsın içindeki insanı kolay kolay öldüremez, ne adına olursa olsun kendini dünyadan ve insanlardan soyutlayamaz. (daha…)

Read Full Post »